Güç unsurları ile bastırılan mimarinin ürünleri, toplumsal mekan üretiminde, onu sorgusuz kabul eden bir topluma, bunun farkında olan aktörlerin-örneğin mimarların- endişe ettiği kadar büyük bir zarar veriyor mu?
Kimin için tasarlıyoruz?
Politik aktörler, kar, para, sermaye endişesinden uzak, salt sosyal ilişkiler ve toplum yararı için tasarımlar yapılıyor olsa, toplum bunun farkında olabilir mi? Bu gerçekten bir fark yaratır mı?
Asıl sorun/çözüm, mekanın hangi güçler etkisinde yaratıldığında-yaratılması gerektiğinde mi, yoksa aksak giden duruma karşı çıkması gereken güçlerin bilinçlenmesinde mi?
Böyle bir toplumsal bilinç, star mimarlar(!) bile kazanç kaygısı ile “aslında çok da doğru bulmadıkları” (bkz: Kapalı Yerleşmeler Konferansı-Tasarımcıları Kapalı Siteleri Anlatıyor konuşmaları) ürünler yaratmak zorundayken nasıl yaratılır?
Yaratılabilir mi? Yaratılmalı mıdır?
Yoksa sadece bu bilince sahip kişilerin aktiflikleri, zaten her şeyi koşulsuz benimseyen bir toplum için yeterli midir?
Çok etkileyici sorular. Şapka çıkarmak isterim.
ReplyDelete